SOLAK OLMAK

                                                                           

 📆 Uluslararası Solaklar Günü (13 Ağustos)

 🔹 Wikipedia – Uluslararası Solaklar Günü

Solaklık (sinistralite olarak da bilinir), bireyin baskın olarak sol elini kullanmasıdır. Genellikle el kullanımıyla ilişkilendirilse de, ayaklarda, göz ve kulak tercihlerinde hatta bazı zihinsel işleyiş süreçlerinde de sola yatkınlık görülebilir. Dünyanın yaklaşık %10’u solaktır.

Ancak tarih boyunca bu özellik, özellikle Orta Çağ Avrupa’sında cadılık, kötülük ve şeytani özelliklerle ilişkilendirilmiş; solak bireyler dışlanmış, bastırılmış ve çoğu zaman “doğrultulmaya” çalışılmıştır.

Bugün hâlâ birçok çocuk “diğer elini kullanma” baskısıyla karşı karşıya kalmakta ve doğal yönelimi bastırılmaktadır.

🔗 Wikipedia – Solaklık

Solak Bir Çocuk Olmak

Bugün Maia Ece Ergönenç’in programına katılan Prof. Dr. Arif Verimli’nin bir videosunu izlerken çocukluğuma ışık düştü.

Videoda solak çocuklara sağ el baskısı yapmanın kekemeliğe neden olabileceğinden bahsediyordu.

🎥 Prof. Dr. Arif Verimli – Solaklık ve Kekemelik Videosu

Ben de bir solaktım. İlkokul yıllarında yoğun stres altında ağlamaya başlar, zaman zaman kekeler, neredeyse hiç duyulmayacak kadar kısık sesle konuşurdum.

O yaşta tarif edilemeyen ama içte büyüyen bir sıkışmışlık hissiyle…

Sofrada hep sağ köşede, baş tarafta otururdum. Çünkü sol elim çatal-bıçak düzenini bozardı. Bu, tam da aile büyüğünün gözünün önünde olmak demekti. “Sağ elle yemek yenir” uyarısı, yemeğin tuzuna karışırdı.

Ayrıca solaksan kolayca araya karışamazsın. Yanındakiyle rahat yemek yiyemezsin, dirsekler birbirine çarpar. Ben ya yemeği çok hızlı yer ortadan kaybolurdum, ya da kimse bana bakmazken yemeye çalışır, geç kalırdım. Bazen de insanlar bana bakıyor mu diye etrafı izlemekten, yemeği döke saça yer; kafamdaki seslerle, gördüğüm sağ elin hareketini kopyalamaya çalışırdım. Bu, dışarıdan fark edilmeyen ama içeride çok yorucu bir çabadır.

Solak Öğretmen Olmak

Yıllar sonra okul öncesi öğretmeni olduğumda, ilk dikkat ettiğim şeylerden biri şu oldu: “Bu çocuk hangi elini tercih ediyor?” Çünkü hiçbir çocuğun doğuştan getirdiği yatkınlık, bir yetişkinin fikri uğruna bastırılmamalıdır.

Benim yazım hep berbattı.

Annem sağ elime kalem verirdi. Öğretmenim solak olduğumu fark ettiğinde sol elimle yazmamı isterdi. Ben sağ-sol karışıklığı yaşarken ikinci sınıfa gelmiştik. Herkes güzel yazmaya başlamıştı, ben hâlâ harflerle cebelleşiyordum. Güzel yazamadım ama hızlı yazarak onlara yetişmeye çalıştım.

Sesleri öğretirken, çocuklara harf yazılış yönlerini gösterirken mutlaka onların görebileceği bir açıdan göstermeye dikkat ederim. Çocuklar görebilsin diye yazı tahtasını eğerek anlatır ya da sağ el kullanan başka bir öğretmenden destek alırdım.

On yıllık meslek hayatımda sadece son bir yıl hazırlık grubu öğretmenliği yaptım. O yıl partner öğretmenim sağ elini kullanıyordu. Ses farkındalığı, okuma yazmaya hazırlık, rakam çalışmaları gibi görevleri o üstlenirdi. Ben ise özellikle solak çocuklarla bire bir çalışmayı tercih ederdim. Çünkü tam tersi durumda ben çok zorlanmıştım. Bu nedenle daha küçük yaş gruplarında, yani hazırlık öncesi grupta kendimi daha rahat hissediyordum.

Bu bir sorun teşkil etmez. Solak öğretmenler bu konuda dertlenmesin.

Ben farklılığıma saygı duyulmayan bir toplumda büyüdüğüm için, kafamın içindeki seslerin beni ittiği yetersizlik hissi ağır bastı. Hangi eli kullanırsanız kullanın rahatlıkla yazı yazmayı öğretebilirsiniz ve çok rahat öğrenebilirsiniz.

Gündelik Hayatta “Solak Olmak” Zordur.

Sağ el için tasarlanmış mutfak gereçleri ve makas kullanmayı öğrenene kadar elimi pek çok kez kestim.

Daha fazlasını merak edenler için;

 📌 Mynet – Solakların Hayatını Cehenneme Çeviren 16 Şey

📌 Onedio – Solakların Yarasına Tuz Biber Eken 19 Eşya

El becerilerim çok gelişmişti ama annem bana örgü öğretemezdi.

Başladığı modeli ben tam tersi yönde yapardım. “Ters gidiyorsun” derdi.

O da öğretmekte zorlanırdı, ben de öğrenmekte.

Çünkü yönlerimiz farklıydı. Sonra bir orta yol bulduk. Önüne bir ip atıp diğer yönden devam edilebiliyordu fakat benim örme hevesim geçmişti artık. Çünkü başarısızlığı tatmıştım. Büyüdüğümde fark ettim ki hep annemi izlediğimden kendi kendime başlamayı öğrenmiştim.

Solak Sporcu Olmak

Beden eğitimi derslerinde sağını solunu karıştıran, törende yanlış yöne dönen “göz önünde olmaması gereken çocuk” olmak…

Bu deneyimler beni takım sporlarından uzaklaştırdı.

Bireysel sporlara yöneldim. İlk lisansımı koşucu olarak, sonrakini boksör olarak aldım ama boksta da “ters gard” olduğum için antrenmanlarda sıkça sorun yaşardım. Bu ters gard deyip en sona kalır genelde de kız sayısı tutmaz erkeklerle eşleşirdim. Hal böyle olunca daha güçlü vuruşlarım oldu. Bazen de bunu duymamak ya da göze batmamak için sağ gard dururdum. O zamanlar zorlandığım bu özellik, ileride avantaj haline geldi. Böylece sağım da gelişti.

Hakemlik yaparken, her “ters gardlı” sporcular bana o günleri hatırlattı. Çünkü “o ters gardlı çocuk” tanıdıktı.

Solak Gitarister Ambidekster midir?

Sağ el için düzenlenmiş bir dünyada, solak biri olarak yine zorlanacaktım.

Sanırım sağ elimle yapabildiğim tek şey… gitar çalmak oldu. 😄

(Biraz da ambidekster sayılırım 🤭)

 Ambideksterlik , hem sağ hem de sol eli eşit derecede iyi kullanabilme yeteneğidir.

🔹 Wikipedia – Ambidexterity

Yıllarca gitar dersi verdim. Solak öğrencilerim de oldu. Eğer solaksanız telleri ters çevirerek çalmak mümkün. Fakat taşrada gitar öğretmeni bulmak bile zorken, solaklığı anlayan bir eğitmenle karşılaşmak mucize olurdu. Sonuç olarak ben sol elimle değilse de kendi yolumla çalmayı öğrendim.

Yeni şeyler öğrenmek ve üretmek beni bu hayatta en çok besleyen şey. Fakat erken çocuklukta bir duyu organımla sınanmış olmam bana yeterli kabulü görmediğim mesajını verdi. Ben her zaman daha çok çabalarım çünkü artık biliyorsunuz benim içimde konuşan çok kişi var. Onları bastırmam ve ileriye doğru adım atabileceğime inanmam zaman alıyor.

 Peki ya müdahale edilebilir mi?

Prof. Dr. Arif Verimli’nin videosunda, 3-4 yaşına kadar el tercihiyle ilgili yönlendirmeler yapılabileceği ifade ediliyor.

Evet, “ağaç yaşken eğilir” denir.

Ama ben de diyorum ki: Neden eğilsin?

Eğer çocuk ileride toplum baskısına maruz kalacaksa, bazı yönlendirmeler düşünülebilir belki.

Ama bu konu asla “genel geçer bir çözüm” gibi ele alınmamalı.

Bu gibi durumlar bireysel değerlendirilmeli. Çünkü her çocuğun mizacı, yönelimi, hassasiyeti farklıdır. Bazısı fark edilmeden kendi yolunu bulur; bazısı sessizce kaybolur.

Çocuğun üstün yararı ilkesine göre:

  1. Birinci seçenek, çocuğu olduğu gibi kabul etmektir.

Onun doğal gelişim yönüne saygı göstermek ve bu yolculukta ona rehberlik etmektir.

  1. İkinci seçenek, sağ el kullanımına yönelik aktivitelerle destek sunmak olabilir.

Ancak burada çok önemli bir nokta var:

Zorlama, inatlaşma, ötekileştirme asla olmamalı.

Olmuyorsa… olmasın.

Çocuk hangi elle, hangi yönle hayatı kavrıyorsa, bırakın o yönde ilerlesin.

Bizim görevimiz ona ışık tutmak, yolunu tıkamak değil.

Çocuk büyüdükçe duygularını dinlemek, yanında olmak, gerektiğinde uzman desteğine başvurmak en kıymetli yaklaşımdır.

Solaklık bir bozukluk değil, bir çeşitliliktir.

Ve her çeşitlilik gibi, sevgiyle kabul edilmelidir.

Farklılık herkeste farklı hissedilir.

Bazen bir çocuk renkli gözlü olduğu için mutsuz olabilir. Kimi kıvırcık saçlı olduğu için utanabilir. Kimi sadece solakolduğu için “başka” hissedebilir. Bazen birinin bacağı kopar, ama sorun etmez. Bazen birinin parmağına iğne batar, ama dünya başına yıkılır. Farklılaşmak kimine güç verir, kimini yalnızlaştırır. Bazen ikisi birden… İşte bu yüzden farklılıkları bastırmaya değil, anlamaya çalışmalıyız. Farklılıklara saygı duyulan müthiş bir güven ortamında da esas olan insanın nasıl hissettiğidir.

Ve Sonuç…

Ve bu satırları yazarken düşündüm:

Her çocuğun kendi gibi büyümeye hakkı var.

Sol ya da sağ değil mesele.

Mesele, çocuğun kendiliğini koruyabilmesine alan açmak.

Ve biliyoruz ki başarı basamaklarını tırmanırken yaşanan birkaç olumsuz deneyim, o rolün çatışmasını da beraberinde getiriyor. Bugün buna modern psikoloji “travma” diyor. Ama travmasız insan olur mu? İnsanı oluşturan temel şeylerden biri de bu işte.

Çocukluğumuzun hayatı nasıl şekillendirdiğini, bazı eksikliklerin bizi nasıl yönlendirdiğini çok net görüyoruz.

Kimi susarak, kimi savaşarak, kimi yazarak…

Ama bir şekilde içimizde taşıyarak büyüyoruz.

“Sol elimle dünyaya uzandım, ama hep sağa çekilmem istendi. Kimi uydum kimi uydurdum.’’

🔗 KAYNAKLAR & İLGİLİ BAĞLANTILAR

📽️ Prof. Dr. Arif Verimli – Solaklık ve Kekemelik Üzerine Konuşma

🔹 YouTube videosu

📖 Solaklık (Sinistralite) Tanımı ve Tarihi

🔹 Wikipedia – Solaklık

📄 Solaklığa Müdahale ve Kekemelik Riski Üzerine Bilimsel Makale (PubMed)

🔹 Left-Handedness, Retraining & Stuttering – PubMed

📄 Solaklık, Beyin Yönelimleri ve Tarihsel Yaklaşımlar Üzerine Akademik Yayın (Juniper Publishers)

🔹 GJAA – Sol El Kullanımı ve Kültürel Etkiler Üzerine Makale

📆 Uluslararası Solaklar Günü (13 Ağustos)

🔹 Wikipedia – Uluslararası Solaklar Günü

🧠 Ambideksterlik Nedir? (Her İki Eli Eşit Kullanabilme Yeteneği)

🔹 Wikipedia – Ambidexterity

📌 Gündelik Hayatta Solakların Zorlandığı Nesneler Üzerine Mizahi Listelemeler:

🔹 Onedio – Solakların Yarasına Tuz Biber Eken 19 Eşya

🔹 Mynet – Solakların Hayatını Cehenneme Çeviren 16 Şey

 Saygılarımla…

Çocuk Gelişimci ve Aile Danışmanı

Mevre Güzel

 

                                                               

                                                                                                                                                                                                                                                                

 

 

/*! elementor – v3.21.0 – 26-05-2024 */
.elementor-widget-image{text-align:center}.elementor-widget-image a{display:inline-block}.elementor-widget-image a img[src$=”.svg”]{width:48px}.elementor-widget-image img{vertical-align:middle;display:inline-block} 1101588-left-handers

Bir yanıt yazın